Şah-ı Nakşibend Hz. (k.s.) müridleri ile çok yakından ilgileniyor, onların müşküllerini hallediyordu.
Kasr-i arifan da bulundukları günlerden bir gündü. O’nun gösterdiği ilgi ve şefkati derinden hisseden edepli müridlerinden biri ile konuşmaktaydı. Müridine:
“Habib beldesini ziyarete git, inş
onbeş gün sonra bende oraya geleceğim.” demişti.
Başka bir beldeye yapacağı yolculuğun ardından kendisinin de Habib’e geleceğini söylemişti. Hace Hz.nin emrine muhatap olan Şeyh Emir Hüseyin, mürşidinden gelen her söze “ başım üzere” diyecek kadar teslimiyet sahibiydi fakat onbeş gün dahi olsa ayrı kalacaklarını anlayınca gayet müteessir oldu.
Emir Hüseyin derviş arkadaşlarıyla yola çıktı ancak daha ilk akşam Hace Hz.ni görme isteğiyle yanıp tutuşmaya başladı. Muhabbet ateşi Hüseyin’in gönlünü dağlamaktaydı. Bir ara dayanamaz hale geldi ve yol arkadaşına:
“Gönlümde büyük bir sıkıntı var. Hace Hz. nerededir acaba?” diye sıkıntısını açtı.
Kardeşi ona teselli verdi ise de nafileydi. Emir Hüseyin’in muhabbet ateşinin dumanı bir dağ olmuş çoktan mürşidinin yolunu kesmişti.
Gaydut yollarında bulunan Şah-ı Nakşibend (k.s.) buradan geri dönmek zorunda kaldı. Rabıtanın en samimi, en halis ve kuvvetli örneklerinden biriydi bu. Ve ertesi gün Hace Hz. Şeyh Emir Hüseyin ile arkadaşı buldu. Emir Hüseyin’e bakarak:
“Sana inş
onbeş gün sonra gideceğim demiştim. Buna rağmen yolda önüme koca bir dağ koyduğunu gördüm” dedi.
Emir Hüseyin mahcup bir şekilde başını öne eğdi. Tarifsiz bir muhabbet duyduğu mürşidine kavuştuğu için sevinmiş olmakla birlikte ona sıkıntı vermiş olmanın üzüntüsünü de yaşamaktaydı. Hace Hz. bu sefer Emir’in yanındaki müridine dönerek:
“Emir Hüseyin dün akşam sana ne söyledi?” buyurdu.
Mürid olan biteni anlattı. Şah-ı Nakşibend Hz. müridinin muhabbeti sebebiyle, elinde olmadan yolunu kestiğini anlayınca kendisini affetti. Ve ona dönerek şöyle dedi:
“Emir Hüseyin! Bizimle birlikte olmayı çok istiyorsan şunu iyi bil, biz zaten senden uzakta değiliz.” daha sonra şu beyiti okudu:
“Her neredeysen biz seninleyiz
Asla biz yalnız yürümeyiz."
Müridlerinin ikisi de söyleyecek söz bulamamışlardı. Başları önde mürşidlerini dinliyorlardı. Şah-ı Nakşibend Hz. şu sözlerle devam etti:
“Muhabbet büyük bir sıfattır. Bu yola baş koymuş kimseye düşen görev budur. Sahabe-i Kiram’da bu sıfata sahipti.
Bu sebeple Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) çok büyük muhabbet duyuyorlardı.”
Şah-ı Nakşibend Hz.(k.s.) bu sözleri söyleyip yanlarından ayrıldı ve bildirdiği gibi onbeş gün sonra geri döndü.
Semerkad Aile