01 - Beş Şey Gelmeden Önce
Ebu Abdullah Mağribi (Rahmetullahi Aleyh)
Evliyânın büyüklerinden. Adı Muhammed bin İsmâil Mağribî, künyesi Ebû Abdullah'tır. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 892 (H.279) veya 911 (H.299) senesi Tûr-i Sinâ'da vefât etti. Hocası Ali bin Ruzeyn'in kabri yanına defnedildi.
Ölüm hak, ahiret hak
Evliya-yı kiramdan olan bu mübarek zat,
Şu güzel sözleriyle ederdi hep nasihat:
(Mümin olan, öğrenir önce ilmihalini.
Sonra da buna göre, düzeltir her halini.
Çeker ki kendisini gece gündüz hesaba,
Düşmesin ahirette Cehenneme, azaba.
Ahiret derdi ile dertlenmiştir o hepten.
Ölüm ve ahireti düşünür bu sebepten.
Ey insanlar bilin ki, ölüm hak, ahiret hak.
Bu gün yarın herkese, o, gelecek muhakkak.
İnsan ne gafildir ki, hiç düşünmez yarını.
Sayar ve hesab eder parasını, malını.
Lakin her gün binlerce alıp verir de nefes,
Hiç bunları saymayı hatırına getirmez.
Halbuki her nefesten, hesap var ahirette.
O, bunlardan habersiz, ömür sürer gafletle.
Bir iki saniyelik bir iştir ölüm hali.
Ölünce, yarım kalır hesapları, hayali.
Halbuki gerçek mümin, yatağa yattığında,
Ölümü hazır bilir yastığının altında.
Uyandığı vakit de karşısında görür hep.
Fazla uzun emeller beslemez bundan sebep.)
Bir gün de buyurdu ki: (Ebedi saadete,
Ermek için, sarıl hep ibadet ve taate.
Ölüm ve ahireti hiç çıkarma yadından.
Yakın bil ecelini, hem bu gün ve yarından.
Ölümü çok düşünen, ona tam hazır olur.
Bu hazırlık hali de, verir ona tam huzur.
Eceli geldiğinde, telaş etmez katiyen.
Çünkü hazırlığını, o yapmıştır kâmilen.
Halbuki düşünmezse hiç ölümü bir insan,
Bir telaşa kapılır eceli geldiği an.
O da hazırlığını yapsaydı daha önce,
Telaşa kapılmazdı Azrail’i görünce.
Ayrıca, kim ölümü çok düşünürse şayet,
O kimsenin ömründe, olur yümün, bereket.
Hiç hatırlamıyorsa ölümü bir kişi de,
Ömrü daha kısalır, hakikat budur işte.)
Bir gün de buyurdu ki: Mahşerde bir Mizan var.
Tek tek hesap verecek her işinden insanlar.
(Ne için böyle yaptın?) diye sorulduğunda,
Herkes, bir başkasına rücu eder o anda.
Kimi der ki: (Ya rabbi, bunu ben bilmiyordum.
Bunu, falan kimsenin kitabından okudum.)
Yahut (Filan hocaya sordum bu meseleyi.
Onun dediği gibi işledim ben bu şeyi.)
Öğrendiği doğruysa, denir ki o kimseye:
Onunla Cennete gir, kimden öğrendin ise.)