http://www.ehliyol.tr.cx

Selamun Aleyküm. Sitemize Hoşgeldiniz...




Sitemizden Yararlanmak İçin Giriş Yapın veya Kayıt Olun...




Hayırlı Vakitler Geçirmeniz Dileğiyle...
http://www.ehliyol.tr.cx

Selamun Aleyküm. Sitemize Hoşgeldiniz...




Sitemizden Yararlanmak İçin Giriş Yapın veya Kayıt Olun...




Hayırlı Vakitler Geçirmeniz Dileğiyle...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Similar topics
En son konular
» Esselamu Aleykum
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimeC.tesi Mart 28, 2015 11:47 pm tarafından Dilzar-ı_Sofi

» Murat Belet - Matem Ayi Albümü
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimeSalı Mayıs 15, 2012 8:12 pm tarafından mihrimah

» GAVS HZ.'LERİNİ AĞLATAN HADİSE
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePaz Ocak 29, 2012 6:20 pm tarafından kursi

» selamun aleykum
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePerş. Mayıs 19, 2011 1:07 am tarafından Misafir

» babanın oğluna nasihati
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimeCuma Şub. 11, 2011 1:12 am tarafından yoluna kurban

» YA RABBİ NE BÜYÜK BİR KAPI.SEN MÜNKİR EYLEME!!
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 2:28 pm tarafından edep ya hu

» ilahi istekleri buraya
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimeC.tesi Ara. 25, 2010 2:27 pm tarafından sedat06

» Radyo Yayınımız Başlamıştır...
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimeC.tesi Ara. 25, 2010 12:48 am tarafından seher demir

» DUANIZA İHTİYACIM VAR
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePtsi Ara. 13, 2010 4:00 pm tarafından mimar

» Gavs hz.lerinin Zikir Hakkindaki Bütün Sohbetleri
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePerş. Ara. 02, 2010 9:01 pm tarafından femeimusulmane

» ''UYY ULA BAHA SOFİLUK BULAŞMİŞ''
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePaz Kas. 28, 2010 2:29 am tarafından chilelisofi

» GAVS HZ.'LERİNİN HİMMETİNE BAKIN
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePaz Kas. 28, 2010 2:23 am tarafından chilelisofi

» GÜL AHMEDİM İLAHİ SÖZLERİ
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimeSalı Kas. 23, 2010 5:09 pm tarafından Misafir

» kurban bayramı tebrik
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePerş. Kas. 18, 2010 1:34 pm tarafından yoluna kurban

» virdi uzun sürenlerin dikkatine
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePaz Kas. 14, 2010 1:16 pm tarafından Halise

BİR DUA
BİR HADİS
NAMAZ VAKİTLERİ
0537 927 27 45


 

 SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 922
Yaş : 34
NERDEN : ELAZIĞ
Kayıt tarihi : 15/10/08

SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Empty
MesajKonu: SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9   SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9 Icon_minitimePerş. Tem. 23, 2009 12:21 pm

Mirza Can Canan-ı Mazhar (K.S.)
0 da Seyyid. O' nun evladından... Nesebi yirmi sekiz baba ile Hz. Ali'ye varır.



Pederi, Mirza Can, Kadiri tarikatına bağlı ve ömür boyu, aşk vecd, ibadet dairesi içinde...



Mazhar Canı Canan, H. 1111 yılında Hindistan'da Ramazanın 1 l nci Cuma günü dünyaya geldiler.


Mürşitleri olan Seyyid Nur Muhammed Hazretlerini 18 yaşında tanıdılar. Dört yıl... ve bu yıllar sonunda tam yirmi iki yaşında gençlik ateşinin ortasında mürşidinin en ileri halifesi oldular. Aynı zamanda bu yolun lider kadrosundan...



Üstadının vefatından sonra altı sene Şeyh Gülşeni, on iki sene Şeyh Muhammed Efdal ve Hafız Sa'dullah, sekiz sene Muhammed Abid-i Senami'nin (KS) sohbetlerinde bulunarak, Müceddidiye yolunun mertebe ve derecelerinde en yüksek yere ulaştı. Kadiriyye, Çeştiyye, Sühreverdiyye ve Kübreviyye yollarından da icazet aldı. 0 zaman irşat makamına oturup, temiz kalbinden fışkıran Muhammedi feyzleri ve nurları, Müceddid usulü ile cihana yaymaya başladı. Meclisi ve sohbeti, alimlerin, amirlerin, velilerin, herkesin, havassın avamın sığınağı oldu.



Seyyid Abdullah Dehlevi'nin mürşidi oldu... Hadis alimlerinden olan Şahi Dehlevi şöyle diyor:



"Allah (CC) bize sahih keşifler ihsan etti. Bu zamanda hiçbir yerde Mazharı Canı Canan'ın benzeri yoktur, makamlarda İlerlemek isteyen, O'nun hizmetine gelsin..."



Aynı zamanda bu zat kendilerine hadis öğrenmeye gelenleri, Mazharı Canı Canan'ın yanına gönderiyordu. Makamat-ı Mazhariyye'de Mazhar-ı Can-ı Canan buyuruyor ki, Evliyanın mezarlarını ziyaret edip, Cemiyet için feyz dilemelidir. Meşayıh-ı kiramın ruhlarına Fatiha ve salavat sevabı göndererek, Allahü Tealaya kavuşmak için onları vesile yapmalıdır. Zahir ve Batın saadetlerine ancak onlar vasıtası ile kavuşulur.



Çalgıların haram olduğu söz birliğiyle bildirilmiştir. Yalnız düğünlerde def çalmak mübah ve ney çalmak mekruh denildi. Resulullah (SAV) yolda giderken ney sesi işitti. Mübarek kulaklarını kapadı. Yanında olan Abdullah bin Ömer'in de kapamasını emir buyurmadı. Demek ki, işitmemek takvadır, azimettir. Sema' için alimler arasında İhtilaf vardır. Caiz'dir diyenler de, caiz değildir diyenler de oldu. İhtilaf edilmiş olan bir şeyi yapmamak daha iyidir. Takva ehli, bunun için, yüksek sesle zikir etmemiş, sessiz zikri adet edinmişlerdir.



Bir müridi uzaklarda bulunan ve hallerinden haber alamadığı bir akrabası için dua ve teveccüh istedi. Dua ve ardından teveccüh... Sonra başını kaldırıp buyurdular: "Yarın İnşaallah kendilerinden bir mektup alırsın." Ertesi gün mektup kapıda...



Abdullah Dehlevi hazretleri anlatır: "Bir gün hazreti Şeyhin sohbetinde bulunuyordum. İhtiyar bir adam gelip: Şeyhin şöhreti Rahmani mi, yoksa değil mi? Onu anlamağa geldim, dedi. Bu küstahça söz karşısında, hazreti Şeyh son derece müteessir oldu ve öfkelenerek o ihtiyara keskin ve dik dik baktı. 0 esnada ihtiyar yere düşüp, sudan çıkmış balık gibi çırpınmağa başladı. Sonra: "Tövbe ettim. Allah hakkı için beni affet" diye yalvarmaya başladı. Hazreti şeyh Allahü Tealanın ismi araya girince, kalktı ve ihtiyann kolundan tutarak kaldırdı. İhtiyar hemen düzeldi.



Bir kimse ölüsünün azapta olduğunu rüyada görüp, hazreti şeyhe mağfiret olunması için dua etmesini istirham etti. Hazreti şeyh dua edip "Allahü Teala ölünün günahlarını mağfiret eyledi" diye de ona müjde verdi. 0 kimse tekrar ölüsünü rüyada gördü ve Ölüsü kendisine: "Hazreti Mazhar'ın duasının bereketi ile, azaptan kurtuldum" dedi.



Buyurdu: Şeyhim Seyyid Nur Muhammed hazretlerine gidince, bana, buraya niçin geldin? dedi. Sizden istifade etmek için, dedim. istiharesiz tarikat vermek adetleri olmadığı halde, Allahü Tealanın lütfu ile, hiç duraklamadan bu fakirin haline teveccüh eyledi. Beş latifem birden Allah Allah.. demeğe başladı. Bu ona mahsus çok yüksek bir tasarruftur.



Abdülkadir-i Geylani ve Müceddid-i Elf-i Sani İmam-ı Rabbani'den hangisi daha üstündür, sualini taşıyan bir mektuba kısaca şu cevabı verdi: "Üstünlük iki çeşittir, biri: cüz'i, diğeri küllidir. Mektubunuzdan anlaşılan, siz cüz'i olan üstünlüğü sormuyorsunuz. Külli olan üstünlüğün esasıysa, Allahü Tealaya yakınlığın çok olmasıdır. Bu ise akıl ile anlaşılmaktan uzaktır. Akıl menakıbın fazlalığından maksada kavuşmak, karar verme yoluna gitmek ister, ama bu hiçbir zaman kesinlik ifade etmez. Nakil ise, Kitap, sünnet ve asr-ı evvelin icma'ından ibarettir. Bu iki büyüğün dünyayı teşrifleri, Kitap, Sünnet ve icma zamanından sonradır. Şeriatın üç esası da bunda susmaktadır. Keşifler, hatalı olabilirler ve muhaliflere sened olmazlar. Birilerine karşı çok muhabbet besleyen müritlerin sözleri de esas alınmaz. 0 halde bu konuda en sağlam yol, Allah bilir deyip susmaktır. Bu hususta edebe riayetin çokluğundan ağzı açmamalı, bir şey söylememelidir. Çünkü bunu bilmek, dinde zaruri bilinmesi gerekenlerden değildir. Ama Müceddid-i Elf-i Sani hazretlerine olan muhabbetimin çokluğunu da dile getiremiyorum. Bahsetmek de münasip olmaz. Çünkü konuşmak daha çok akıl mertebesindedir.



H. 1195'te Delhi'de şehit edildi...



Mübarek; güler yüzlü, siyah sakallı idi. Çok celalliydi... Dört ricaldi...
_________________

Abdullah Dehlevi (K.S.)
Mazharı Canı Canan'ın baş halifesi... 0 da seyyid...



H. 1158'de Hindistan'ın Pencab şehrinde doğdu.



Babası Seyyid Abdüllatif... yemek yerine bazı hafif nebatlardan başka bir şey yemez ve sahralarda açık zikir ile meş olurdu. Oğlunun doğumundan bir gece evvel rüyasında Ceddi Hz. Ali'yi (R.A) gördü: "Allah (CC) sana mübarek bir oğul ihsan edecek, ona ismimizi ver."



Ve öyle oldu... Ali Abdullah (Dehlevi)...



On üç yaşında iken, babası kendi şeyhi olan Şeyh Nasıruddini Kadiri hazretlerinin sohbetinde bulunup, ondan talim almak emeliyle, bu oğlunu Dehlîye götürdü. 0 sırada Şeyh Nasıruddin vefat etmiş olduğu için mümkün olmadı. Bunun üzerine babası: "Ey oğlum! Ben seni Şeyh Nasıruddin Kadiri hazretlerinden inabe alasın diye buraya getirmiştim. Ne yapalım nasip değilmiş. Şimdi kalbine cananın marifet kokusu nereden gelirse, oradan tarikat al" buyurdu.



Bunun üzerine meşayih-i izamdan hace Zübeyr hazretlerinin yüksek sohbetlerinde bulunduktan sonra Hace Nasıruddin hazretlerinin oğlu Hace Mir Dürerle Mevlana Fahreddin, Fahr-ı Cihanı Çeşti Dehlevi ve Şeyh Nanu ve Şeyh Gulam-ı Çeşti gibi Dehlide bulunan diğer azizler ve meşayıhdan feyz almıştır. Yirmi iki yaşında iken 1180 tarihinde Mevlana Can-ı Canan'ın nur saçılan huzuruna kavuştu.



Şemsuddun Habibullah Mazhar Can-ı Canan (K.S) kendisi kabul edip: "Oğlum, bu yer -yani bizim yolumuz- tuzsuz taş yalamak gibidir. Bunun için, şevk ve zevk ile dolu başka yere -yola- baş vurunuz" buyurunca, Abdullah Dehlevi, ben de tuzsuz taş yalamayı hepsinden çok severim, cevabını verir. Bunun üzerine Mevlana Habibullah Mazhar-ı Canı Canan, ona Nakşibendiyye yolunun edeplerini öğretir. On beş sene Can-ı Canan'ın değerli sohbetinde bulunur. Huzurunda nihayete kavuşunca, yani evliyalık mertebelerinin sonuna ulaşınca kendisine nakşibendiyye, kadiriyye, çeştiyye ve sühreverdiyye ve kübreviyyede irşat için icazet verildi. Yüksek üstadının vefatından sonra, onun yerine geçip, Allah yolunda olan binlerce talebeyi Hakka kavuşdurmuşdur. Kerametleri çok fazla...



Müridelerden Saliha isimli yaşlı bir kadının yetişmiş kızı vefat ediyor. Şeyh, kadıncağızı teselli eder: "Hakk, sana, ölen kızına karşılık, iyi bir erkek evlat nasip eder..."



-"Aman şeyh hazretleri, ben de, kocamda yaşlı insanlarız. Bu halimizle nasıl çocuk sahibi olabiliriz?


-"Allah (CC) kadirdir..." Ve erkek evladı...



Talebesinden Mevlevi Kerametullah zatülcenab hastalığına yakalanmışlardı. Hazret-i Şeyh elini hastaınn üzerine temas ettirmesiyle, hastalık Allahü Tealanın izniyle geçti.



Dehli camiinin imamının çocuğu uzun zaman hasta yatar. Bir gece rüyada görür ki, Gulam Ali hazretleri kendi evine gelip, hasta oğluna bir şey içirir. Sabah olunca oğlunun tamamen iyileştiğini görür. Çok sevinir. Sıdk ve hulus İle birkaç akça alıp, huzuruna gider ve bunları kabul ediniz diye arz eder. Hazret-i Şeyh tebessüm eder ve: "Bu bizim geceki hizmetimizin ücretimidir " diyerek keşf-i keramet buyurur. Mevlevi Fadl Ahmed (caminin imamı), hayır efendim, bu ancak bu geceki lütf ve inayetinize şükür bile olamaz, der.



Müritlerden birkaçı uzaklardan gelirken aralarında tasarlıyorlar: "Efendi hazretlerinin hediye dağıtmak adetleridir. Acaba ne istesek?" Biri seccadesini, biri gömleğini, biri takkesini mimliyor.

Nihayet huzura çıkıp oturuyorlar. Hiç birşey isteyen yok. Kim neyi içinden geçirmişse ona o veriliyor...



Hakim Rükneddin Han baş vezir olunca, hazreti Şeyh, sevdiklerinden birini işi için ona gönderdi. Rükneddin Han onunla ilgilenmedi. Hatırı rencide oldu. Hemen Rükneddin han azl olundu ve bir daha o yüksek makama gelemedi.



Eshabının seçkinlerinden Mevlevî Kerametullah anlatır:



"Hazreti Şeyhe bir müddet devam ettim. Çok garib ve acib şeyler gördüm. Bunlardan biri şudur:



Bir gün sabah namazından sonraki murakabe ve zikir zamaınnda, cemaatın içinden kalktım, kitabımı aldım ve dersimi okumak için gitmek istedim. Bakırı altın yapan kimya nazarlarını bana çevirip: "Otur meş ol buyurdu." îçimden sizi istemekten maksadım bu büyükler nisbetine, sıkıntısız kavuşmak içindi, yoksa her yerde elde edilebilir demek istiyordum. "Otur Behaeddin'in hakkı için, bu büyük nisbeti sana sıkıntısız veririm" buyurdu ve o anda bana teveccüh buyurdu. Kendimden geçtim, düştüm. Sanki kalbim göğsümden çıkacakmış gibi olmuştu. Bir müddet sonra kendime geldim. Bir de ne göreyim zikir bitmiş. Üzerime güneş geliyordu. Ebu Said gibi büyük eshabı da oradaydılar. Onlardan utandım. Sana ne oldu dediler. Uyku bastırdı dedim. Tebessüm ettiler.



Dehlide kıtlık, kuraklık vaki oldu. Hazreti Şah Abdullah Dehlevi mescidin avlusuna çıkıp, kızgın güneşin altında oturdu ve: "Ya Rabbi, sen yağmur yağdırmayınca, buradan kalkıp gitmem" dedi. Bir saat geçmeden yağmur yağdı.



H. 1240 yılında Delhi'de vefat ederler...



Vefatı zamanında Şahı Nakşibend hazretlerinin aşağıdaki Farisi ve Arabi şiirlerinin, cenazesi giderken okunmasını vasiyyet etmişti.



Huzuruna müflis olarak geldim.

Yüzünün güzelliğinden bir şey isterim.

Şu boş zembilime elini uzat,

0 mübarek eline güvenirim.

Arabi Rubai:

Kerimin özüne azıksız geldim.

Ne iyiliğim var, ne doğru kalbim

Bundan daha çirkin bir şey olur mu

Azık götürürsün o ise kerim.

Mübarek, orta boylu, esmer, seyrek sakallı, güleç yüzlü ve nurlu idi. Zamanın allamesi idi...
_________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ehliyol.tr.cx
 
SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 9
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 11
» SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 13
» SADATI NAKŞİBENDİ DEVAMI 15

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: ® (¯`·.¸.->Hizmet Nimettir :: ® (¯´¯`·.¸¸.->Sadat-ı Kiram-
Buraya geçin: